Kişisel Verilere Erişen Yapay Zeka İkna Kabiliyetinde İnsanı %81,7 Geride Bırakıyor

Son zamanlarda yayınlanan bir araştırma, kişisel verilerle beslenen yapay zeka modellerinin, insanlara kıyasla çok daha ikna edici olabileceğini ortaya koydu. Bu bulgular, yapay zeka kullanımının pazarlama, propaganda ve yanlış bilgilendirme konularında yeni soru işaretleri yaratıyor.

İsviçre’deki EPFL Üniversitesi ve İtalya’nın Bruno Kessler Enstitüsü tarafından yürütülen araştırma, GPT-4 yapay zeka modelinin, insanların ikna yetenekleriyle karşılaştırmalı bir analizini gerçekleştirdi. Bu araştırma için, katılımcılar bir web platformu aracılığıyla insanlar veya yapay zeka ile farklı konular hakkında tartışmaya katıldılar. Katılımcılar, muhataplarının insan mı yoksa yapay zekâ mı olduğunu bilmeden rastgele atamalarla tartışmalara dahil edildi.

Yapay Zeka %81,7 Daha Fazla İkna Kabiliyetine Sahip

Araştırma sonuçları, kişisel bilgilere erişimi olan GPT-4’ün, rakiplerini ikna etme olasılığının insanlara kıyasla %81,7 daha fazla olduğunu gösterdi. Kişisel bilgilere erişimi olmayan durumlarda bile GPT-4, insanlardan daha ikna edici olmaya devam etti.

Bu bulgular, yapay zekanın kişiselleştirilmiş mesajlaşma yoluyla bireyleri yanlış anlatılara inandırma riskinin, daha önce düşünülenden daha büyük olabileceğini gösteriyor. Kişisel bilgilerimizi çevrimiçi ortamda gönüllü olarak paylaşmasak da, dil modellerinin zararsız gibi görünen kelimelerden bile çok kişisel bilgiler çıkarabildiği gözlemlenmiş.

Araştırmadan çıkan sonuçlar, birinin sizin hakkınızda kişisel bilgilere erişimi varsa, yapay zeka kullanarak sizin bir konuda ikna edilmenizin insan tarafından yapılmasından çok daha kolay olabileceğini işaret ediyor. Bu durum, devlet, büyük işletmeler veya kötü niyetli aktörler tarafından mikro hedefli mesajlaşma ile ikna edici bir şekilde kullanılmalarına yol açabilir.

Araştırmanın sonuçları, yapay zeka teknolojilerinin yönetimine ve etik kullanımına ilişkin daha fazla dikkat ve özen gösterilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Yapay zekanın sağladığı fırsatların yanı sıra, beraberinde getirebileceği riskler de göz önünde bulundurulmalı