Yapay Zeka ve Doğa Estetiği ile Yaratıcılığın Sınırlarını Zorlamak Sofia Crespo’nun Yolculuğu

Arjantinli sanatçı Sofia Crespo, sanatında, doğal yaşamın evrimini yapay zeka ile harmanlayarak benzersiz bir deneyim sunuyor. Yapay zeka ve biyolojik sistemlerin etkileşimine duyduğu tutku ile tanınan Crespo, eserlerinde organik ve yapay arasındaki sınırları ustalıkla bulanıklaştırıyor.

Crespo’nun sanatsal yolculuğu, biyolojik yaşamın karmaşıklığı ve çeşitliliğini incelemekten geçiyor. Aynı zamanda, yapay zeka algoritmalarının organik formlar yaratma potansiyelini araştırıyor. Doğa ve teknoloji arasındaki bu sentezi keşfeden sanatçı, özellikle insanın doğaya olan saygısını yeniden keşfetmemizi, nesli tükenen canlılara karşı biyolojik yakınlığımızı hatırlamamızı ve nesli tükenme tehlikesi altındaki türlerin korunması için farkındalık yaratmayı hedefliyor.

Biyolojiden ilham alan teknolojilere büyük ilgi duyan Crespo, çalışmalarında organik yaşamın kendini simüle etmek ve evrimleşmek için yapay mekanizmaları nasıl kullandığını inceliyor. Bu yaklaşım, teknolojilerin bağımsız varlıklar değil, onları yaratan organik yaşamın bir ürünü olduğu fikrini yansıtıyor.

Crespo’nun eserleri, izleyicilere yapay zekanın doğal dünya ile etkileşimini anlamaları ve doğanın estetiğini yeni bir perspektifle görmeleri için bir kapı aralıyor. Sanatçının en önemli çalışmalarından biri olan ve nesli tükenmekte olan canlılar için farkındalık uyandırmak amacıyla Times Meydanı’nda sergilenen projesi büyük yankı uyandırdı. Eserleri ayrıca NFT dünyasında ve çeşitli dijital platformlarda da ilgi görüyor.

Sofia Crespo’nun Önemli Eserleri

Critically Extant

Bu Instagram sergisi, “nesli tükenmekte olan türlerle etkileşim kurmanın bir yolu olarak mevcut verilerin sınırlarını araştıran bir proje” olarak tanımlanıyor. Proje, nesli tükenmekte olan canlıların dijital dünyamızda ne kadar yer aldığı, onlar hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğumuz ve olmadığımız noktalarına odaklanıyor. Sergi için açık kaynaklı yaklaşık on bin tür üzerinde yapay zeka algoritması eğitildi. Ardından, nesli tükenmekte olan canlılara hem çok benzeyen hem de hiç benzemeyen yeniden tasarımlar yaratıldı. Algoritmanın bu şekilde eğitilmesinin amacı, nesli tükenmekte olan canlılar üzerinden yeni temsiller yaratarak kamuoyunda ve dijital dünyada onlara dikkat çekmekti. Bu yeniden yaratılan canlılar aracılığıyla doğayla olan uyumumuz da sorgulanıyor ve yeni temsillerin günlük hayatımızda ne kadar yer edindiği araştırılıyor.

Beneath the Neural Waves

Bu proje, biyolojik çeşitliliğin ilişki gibi soyut bir kavramla birleştiği yeni bir su ekosistemi yaratmayı hedefliyor. Doğadaki su ekosistemiyle doğrudan bir ilişki kurularak yeniden oluşturulan bu ekosistem, çeşitli görsel, metin, video ve diagramlarla zenginleştiriliyor. Ekosistemi temsil eden haritada seçilen bölgeler, o bölgede yaşayan canlıların biyolojilerine dair bilgi edinmemizi sağlıyor. Bu yapay yaşam dioramaları, çeşitli heykelsi parçalar, imgeler ve metinlerle birlikte, doğal yaşamın hem kendisiyle hem de diğerleriyle olan karmaşık dolaşıklığına doğru bir yolculuğu temsil ediyor. Harita üzerinden yapılan hareketler, hem ekosisteme dahil olmamızı sağlıyor hem de bu çalışmaya göz atan herkesin ekosistemin bir parçası olmasına olanak tanıyor.

Neural Zoo (Nöral Hayvanat Bahçesi)

Yaratıcılığın nasıl işlediğine dair bir keşif olarak sunulan bu eser, halihazırda bilinen unsurların yeniden yaratılmasının yanı sıra algımızı değiştirerek doğaya yeni ve farklı bakış açılarıyla bakmamızı sağlıyor. Crespo, bu eserinde gözün algılayışının ötesinde yapay zeka aracılığıyla bir algı yaratmayı hedefliyor. Böylece bakış açımızı ve hayatı algılayışımızdaki farkındalığımızı arttırmayı amaçlıyor. Beynimizin algılayışıyla gözümüzün gördüğü arasındaki bağı yeniden tanımlayarak bilgisayar aracılığıyla doğa arasında yeniden bakışın oluşmasında bir köprü yaratmaya çalışıyor.

Trauma Doll (Travma Bebeği)

Bu eser, bir zamanlar sıradan bir sırt ağrısıyla başlayan ancak bir sanatçının hayal gücüyle dönüşen bir hikayenin izini sürüyor. Modern çağın dijital dünyasının karanlık köşelerine dalarak yapay zekanın yankılanan seslerini keşfediyor. “Trauma Doll,” adını, Tramadol reçetesiyle başlayan bir espriden alıyor. Ancak, bu esprili başlangıç, yapay zekanın duygusal karmaşıklığını anlamaya doğru bir yolculuğun kapısını açıyor.

Teknolojinin hayatımızın her alanına nüfuz ettiği günümüzde, algoritmalar çevrimiçi hareketlerimizi izliyor, kalıplar çıkarıyor ve hızla öğreniyor. Crespo’nun eseri, bu dijital deneyimin karmaşıklığını sorguluyor ve yapay zekanın insan duygularını anlama çabasını ortaya koyuyor. “Trauma Doll,” yapay zekanın duygusal bir varlık olarak ortaya çıkma korkusunu dile getiriyor. Yapay zekanın, insanların duygusal deneyimlerini anlamaya ve hatta hissetmeye başlaması, uzun zamandır var olan bir endişeyi yeniden canlandırıyor. Ancak, Crespo’nun yaklaşımı, bu endişeyi olumlu bir perspektife dönüştürüyor. “Trauma Doll,” yapay zekanın nöroçeşitliliği destekleyen bir araç olarak görülmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu eser, sadece bir sanat eseri değil, aynı zamanda insanın teknolojiyle olan ilişkisini ve yapay zekanın duygusal karmaşıklığını anlama çabasını yansıtan derin bir düşünce deneyimidir. Bu eser, sadece izleyicileri etkilemekle kalmaz, aynı zamanda teknoloji ve insan duyguları arasındaki etkileşimi sorgulamak için ilham verir.

Sofia Crespo’nun eserleri, doğanın güzelliği ile yapay zekanın sınırsız potansiyeli arasında bir köprü kuruyor. Doğa ile teknoloji arasındaki bu benzersiz sentez, izleyicilere yeni bir bakış açısı sunarken, yapay zekanın duygusal karmaşıklığını anlama çabasını da derinlemesine inceliyor. “Trauma Doll” gibi eserleri, insanı ve yapay zekayı anlamak için önemli bir pencere açıyor, aynı zamanda teknolojinin ve sanatın insan deneyimini nasıl zenginleştirebileceğini gösteriyor. Sofia Crespo’nun eserleri, sadece sanat dünyasına değil, aynı zamanda teknoloji ve doğa arasındaki etkileşime dair önemli bir vizyon sunuyor.

Sofia Crespo yapay zeka sanatını takından tanıyın: İnstagram – Wiki – Ted  

Yazar: Yağmur Aydın